Sunday, July 10, 2011

Keşke o küçük çocuk olarak kalabilsek...

Keşke hepimiz o küçük çocuk olarak kalabilsek. O zaman herşey daha kolay olurmuydu ?

Doğru değil mi !!!  Ne böyle endişelerimiz vardı ne de bu kadar savunmasızdık hayata karşı. Tek derdimiz oyuncağımızın bir yerini kaybetmemiz ya da beğendiğimiz bir oyuncağa sahip olamamamızdı...

İnsan aslında hep yalnız. Kendisine ait olan ve asla kimseye anlatamadığı bir dünyası var. Anlatamaz çünkü paylaştığı anda kendisini koruyan kalkanın ortadan kalkacağına inanır. Anlatamaz çünkü kendisinden başka kimsenin bilmediği onu görmelerinden korkar. Doğrusu böylesidir ya da yanlıştır seçtiği yol kimbilir ama o cesaret edemez savurmaya duygularını.

Korkularımız var. Kaybetmekten korkarız, üzülmekten korkarız, mutluluğumuzun kısa sürmesinden korkarız. Hatta bu öyle bir hal alır ki mutlu olduğumuz anda içimize girer ve o anın tadını çıkarmamıza izin vermeden sömürmeye başlar bizi.

Merak edilmek isteriz. Sevdiğimizin nefesini ensemizde hissetmek. Heran onu görmek onu yaşamak ve o duyguyu sonuna kadar içimize çekmek, içimizi doldurmak isteriz. Kimse anlamasın kimse görmesin. Herkesten saklarız, herkesten korkmaya o an başlarız çünkü elimizden alınmak istenen bizi hayatta bırakan tek şeydir. O "Sevgidir." Sevgidir işte o küçük çocuğu dışarıya çıkaran.

Hayat çok acımasız insanlar ise önyargılarına kurban. Gitmek ile kalmak arasında kaldığımız o duygu. Gitmek isteriz ama nereye bilemeyiz. Kalmak isteriz ama kalamayız sığamayız o kareye o kare dar gelir bize...Kalmak istediğim yer orasıdır ama o kadar yormaya başlamıştır ki bizi gideceğimiz yer uzak olsa bile huzurdur aradığımız. Orası artık bize dar gelir, acı verir ve isyan ederiz arkasından. İsyan ederiz hayata ve hayatın bizi bu kadar çabuk harcamasına, tüketmesine.

Kimi zaman aşık olmayı kimi zaman aşık olunan olmayı seçeriz. Asıl amaç her duyguyu yaşama çabasıdır. Hem bir aşık gibi yanmak kavrulmak ölesiye sevmek hem de bir aşık olunan gibi şımartılmak, el üstünde tutulmak, beğenilmek. İnsanız işte her duyguyu her anı iliklerimize kadar yaşamak istiyoruz. Tıpkı bir çocuk gibi sorgusuz, sualsiz ve sonucunu düşünmeden atıyoruz kendimizi o havuzun içine. Evet ... Haklısın kimisi boğuluyor o derinlerde :( ama inan çıkmayı başaran çoğumuz var...

Peşini bırakmayın duygularınızın ve arkasından gidin her daim. Hayat çok kısa ve biz bu kısa zamanda her duyguyu dipten en yukarıya yaşayabiliyorsak başarmışız demektir aksi bizi sadece kocaman bir boşluğa götürmez mi ???....Ümit et hep böyle sınırsızca..İnan O seni doğru yola çıkartacak...

Zira " Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir. "   Sevgiler....

No comments:

Post a Comment

Bazı duygular var pahabiçilemez...

Hayal kurmak güzel şeydir. Çoğu insan bundan pek haz almasada bir o kadar çoğunluk da hayalleri ile yaşar. Yaşayamadığımız ama yaşamayı arzu...